17 Eylül 2010 Cuma

"ooo piti piti, karamela sepeti, terazi lastik, jimlastik..."

hadi bakalım..şimdi saklambaç vakti..
nerelerdesin kendim?
nerelere saklandın?...

dünya ikiye ayrılmış. hayatlar, toplumlar, insanlar, davranışlar..
kendisi gibi olmayanı eziyor insan üstelik. kabullenemiyor, katlanamıyor..
kendisi yetmiyor..
kendisi gibi olanlar yetmiyor..
herşey, herkes onun gibi olsun istiyor..
sürü psikolojisi bu..
ya da galiba, insan bencil arkadaş..

yaşadığım çelişki bambaşka..
iç içe iki kişiyim..
düşünce şizofrenisi, lakin henüz manyamadım..
dedik ya hani, ikiya ayrılmış insana dair herşey.
insan bencildir kendisi gibi olsun ister falan.
hah işte ben tam o iki nokta arasındaki doğru parçasıyım..
doğru muyum?
bilmiyorum..

kalıplaşmış hayatlar, kalıplaştırılmış.
"saaane lağn ben bunu düşünüyorum, böyle yapıcam" diyemiyorsun..
dedirtmiyorlar nedense..
konuşan çeneler artıyor çevrendeki.
aşağılayıcı bakışlar artıyor.
itelemeler, uzaklaştırmaya çalışmalar başlıyor.
zorlanıyorsun, ördek bile olsan, kuzu sürüsüne katılmaya..

tarafların birinde konuşmadığım sürece kabul görüyorum..
çünkü boyadım kendimi, süsledim..
diğer taraf ise konuşmaları anlamayacak kadar siyah, kapalı..
sil diyor boyalarını..
siyah sür bütün bedenine..
yok ol diyor..

sonuçta her ikisi de onlara benzememi istiyor..
bu toplumda kimse, kendinden farklı olanı istemiyor, kabullenmiyor..

yanlış..
herşey baştan sona,
yanlış..

özgürlüğün olmadığı, yaşanmadığı bir ülkede özgürlüklerden bahsetmek ne garip..
değil mi?...

3 Eylül 2010 Cuma

"dünyada ölümden başkası yalan"...

"zaman herşeyin ilacı" diye siktiriboktan bi laf var bilirsiniz..
kooocaman bi kandırmacadır bu..susturmadır..
alışmaya zorlamadır..
insan yokluklara hiçbir zaman alışmaz..
özleme, hasrete alışmaz..
eksikliğini duyduğu kişilerin yanında olamayışına alışmaz..
ayrılıklara..
alıştıklarından, bağlandıklarından kopmaya..
daha nice, nice şeye alışamaz..

en azından uzunca bir süre....

umutları yok olur bu süreç içinde..
yanlızlaşır..
mutsuzlaşır..

ihtiyaç duyar..
birilerine..

rabbim, şu anda bana ihtiyacı olanı biliosun..
sen beni ondan uzak koyma..
onu yanlız bırakma..
mutsuz bırakma..
onu üzme...

1 Eylül 2010 Çarşamba

. . .

babasız kalmış, babasız büyümüş çocuklar herzaman daha kararlı, daha realist, daha sevecen ve daha "eksik" oluyor..
kararlarını kendisi veriyor, neyin ne olduğunu biliyor, daha çok seviyor..
daha çok sevilmek istiyor..
korunmaktan bahsetmiyorum..
koruma içgüdüsü annelerde daha fazla bana göre..
baba, limandır..
komutandır..
oyun arkadaşıdır baba..

insanın babasına dair en güzel anısının 4yaşına ait olması, acı bişey..
babası varken babasız büyümek de..
annem doğumdayken, yani ben 4yaşındayken, masal anlatırdı babam bana..
geceleri..
kırmızı başlıklı kızı anlatışını hala hatırlarım mesela..
özeldir bu yüzden o masal benim için..
ve çoğu zaman, o ana dönmek isterim..
sadece o duyguyu tekrar yaşamak için..
bir tek o ana...

babam mı baba olamadı bana..
ben mi beceremedim ona evlat olmayı,
qerçekten bilmiyorum..

ama "babam" diyip sarılmak isterdim..
en basitinden...


http://fizy.com/#s/1ai2nf    

"bana bir masal anlat baba,
içinde bütün oyunlarım, kurtla kuzu olsun..
şekerle bal..
baba bir masal anlat bana,
içinde denizle balıklar,
yağmurla kar olsun,
güneşle ay..
anlatırken tut elimi..
uykuya dalıp qitsem bile,
bırakıp gitme sakın beni...."

29 Ağustos 2010 Pazar

sevilir bu adam.

"Anlatabilsem sende neler gördügümü, kimse inanmaz hayal derdi. Bilselerdi sende neler gördügümü, yıllarca hayal görmek isterlerdi... "
murathan mungan

28 Ağustos 2010 Cumartesi

hayat,

hep vıcık vıcık.

25 Ağustos 2010 Çarşamba

sıkıntı

İnsan canı sıkılınca bilgisayar başında da olsa cepten feyse girebiliyormuş. Şimdi test ettim bunu.

kırık.

ateşim var.
hasta değilim. kırgınım.

bugün herkese biraz kırgınım..